Orhan Pamuk'u ilk okuduğumda ortaokuldaydım. Beyaz Kale romanı yatağımın hemen karşısındaki rafta uzunca süre durmuştu. O rafa ise teyzemin kitaplığından gelmişti. O zaman Beyaz Kale'yi ortaokulda tarih derslerinde anlatılan dünyaya yakın bir dünya olduğu için sevdiğimi anımsıyorum. Ortaokul hazırlık sınıfında bize bir İngiliz ingilizce hocası gelmişti, en sevdiğiniz yazar kim diye sorduğumuz da -o zamanlar Nobel'i yoktu- Orhan Pamuk'un adını vermişti. İlgim de böylece çocuk yaşta başladı... Orhan Pamuk tamamen CHP'nin yarattığı Türkiye ikliminin bir dışavurumudur. Cumhuriyetin kuruluşuyla parti Türkiye'yi laik-müslüman veya Batılı-Doğulu gibi bir ikiliğe taşıdı. Orhan Pamuk oldukça siyasi bir isim. Kitapları da siyasi... Türkiye'de diyalektik -70'ler hariç- hiçbir zaman işçi-sermaye üzerine olmadı. Türkiye'de siyasi diyalektik yukarıda saydığım laik-müslüman veya Batılı-Doğulu üzerine kuruldu. Bu açıdan AKP, CHP politikalarının doğrudan bir sonucudur. Orhan Pamuk, Türkiye'nin siyasi diyalektiğinin kökenlerine ilişkin yazmakta... Çok önemli bir yazar, düşünür de demek gerekir. Tam anlamıyla Türkiye'li bir insan.
Burada soru Türkiye'nin bu çıkmazdan nasıl çıkacağında... Batılı-Doğulu veya laik-müslüman gibi kamplaşmasak da diyalektiği daha üretken bir gerilim üzerine kursak... Ne yazık ki çok zor.